ÇARŞAMBA BES’DE LEHTE BİR KARAR!
Samsun’un Çarşamba ilçesi Eğercili mahallesinde Oltan ve Köleoğlu tarafından kurulan BES (Biyokütle Enerji Santrali) hakkında hukuk savaşı devam ederken 21.09.2021 tarihiden Oltan ve Köleoğlu ile Samsun valiliğine Samsun 3. İdare Mahkemesi tarafından faaliyetin durdurulması yönünde bir karar verildi.
ÖLÇÜ ÖNEMLİDİR;
Çarşamba Eğercili Mahallesi sakinlerinden olan Yaşar Pektaş ve Seyfettin Batcı vekili olan Av. Yaşar Altürk verilen karar ilişkin şu yorumu yaptı.
“Samsun ili Çarşamba ilçesi Eğercili mahallesindeki biyokütle enerji santrali ile ilgili iptal davası karara bağlandı. Oy çokluğu ile haksız ve hukuka aykırı İdare işleminin iptaline karar verildi. Bu davanın ilk aşamasını da kazanmıştık. Ancak karar Danıştay 6. Dairesi tarafından bozulmuştu. Samsun İdare Mahkemesi Danıştay’ın bozma kararının gereklerine uyarak yeniden değerlendirme yaptı ve yine işlemin iptaline karar verdi. Yöre köylüleri kazandı, Çarşamba kazandı, çevre değerleri ve halkımız kazandı. Ancak bu güzel sonuçtan memnun olmayan davalı Samsun valiliği ve davaya katılan şirket kararı temyiz edebilir. Süreç devam ediyor. Çevre ve hukuk mücadelemiz devam ediyor. Bu davada görev üstlenen avukatlar olarak; karara ilişkin yorum, değerlendirme ve eleştirilerde ölçülü olunmasını arzu ediyoruz. Bu davada bizlere destek sunan meslek odalarına, sivil toplum örgütlerine, Ülkemizin dört bir yanındaki teknik kadrolara, duyarlı insanlara ve halkımıza teşekkürü borç biliyoruz. Bu haklı karar nedeniyle duyduğumuz sevinç ve gururu halkımızla paylaşıyoruz. Bu iptal kararı karşısında Samsun Valiliği en çok bir ay içerisinde karar gereğini yerine getirmeli ve tesisin faaliyetine son vermeli, tesisi mühürleyip kapatmalıdır. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 28. Maddesinin 1. Fıkrası bu görev ve yükümlülüğü getirmiştir. Yasanın bu emredici hükmüne uyarak Samsun Valiliği, Samsun Çevre İl Müdürlüğü ve yerel Asayiş biriminin gerekli işlemleri yapmaması suçtur. Kararın takipçisiyiz” dedi.
Samsun 3. İdare Mahkemesince 21.09.2021 tarihinde “Türk Milleti Adına” verilen kararda özetle şu görüşlere yer verilmiştir.
“Dosyanın incelenmesinden; davacılar tarafından, Samsun İli, Çarşamba İlçesi, Eğercili Mahallesi, F37-D-02-A pafta, 108, 109, 110, 111 sayılı parseller ile F37-A-02-B pafta, 662 ve 703 sayılı parsellerin bulunduğu sahada yapılması planlanan “Samsun Çarşamba Biyokütle Enerji Santrali (27MWe/96,12MWt)” projesi hakkında verilen 19.07.2019 tarih ve E-2019110 sayılı “ÇED Gerekli Değildir” kararının iptali istemiyle açılan iş bu dava dosyasında, Mahkememizce verilen 18.03.2020 tarih, E:2019/199, K:2020/231 sayılı işlemin iptali yönündeki kararın Danıştay 6. Dairesi’nin 01.07.2020 Tarih ve E:2020/4229, K:2020/6468 sayılı kararı ile seçme eleme kriterlerine tabi projeler hakkında verilen “ÇED Gerekli Değildir” kararlarının iptali istemiyle açılacak davalarda, projenin çevre üzerindeki muhtemel olumsuz etkilerinin, alınacak önlemler sonucu ilgili mevzuat ve bilimsel esaslara göre kabul edilebilir düzeylerde olduğunun belirlenmesi için anılan Yönetmeliğin EK-IV bölümündeki unsurlar yönünden irdelenmesi gerektiği vurgulandıktan sonra, aralarında Çevre Mühendisi, Ziraat Mühendisi, Kimya Mühendisi, Meteoroloji Mühendisi, Hidrojeolog ve Flora-Fauna uzmanı olmak üzere, gerekirse başka dallardan da öğretim üyeleri seçilerek oluşturulacak yeni bir bilirkişi heyetiyle, mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılması, projenin çevresel etkilerinin değerlendirilmesi suretiyle düzenlenecek rapor dikkate alınarak, işin esası hakkında yeniden karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozularak Mahkememize gönderildiği anlaşılmıştır.
Uyuşmazlığın çözümünde, anılan Danıştay kararında yer verilen gerekçeler de dikkate alınmak suretiyle konunun teknik bir inceleme ve özel uzmanlık gerektirmesi nedeniyle Mahkememizin 17.07.2020 tarihli ara kararıyla dava konusu yer ve çevresinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiği, naip hakim tarafından belirlenen ve görevlendirilen Prof. Dr. Y.BUDAK (Kimya Bölümü Öğretim Görevlisi), Doç.Dr. M.Can CANOĞLU (Çevre Mühendisi- hidrolog), Dr. Öğretim Üyesi Y.B.KARAN (Ziraat Yüksek Mühendisi), Doç.Dr. E. ELMAS (Biyoloji Bölümü Öğr. Gör.-Flora), Dr.Öğr. Gör. P.ÇAM İÇİK (Biyoloji Bölümü Öğr. Gör.-Fauna), Dr.Öğr. Üyesi H.AKSU (Meteoroloji Mühendisi), Doç.Dr. A.AKDEMİR (Mühendislik Fakültesi- Çevre Mühendisi) den oluşan bilirkişi heyeti ile anılan bölgede 18.11.2020 tarihinde yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen 25.01.2021 havale tarihli bilirkişi raporu ve 27.07.2021 havale tarihli ek bilirkişi raporunda özetle; “…kimyasal açıdan değerlendirildiğinde, proje dosyasında yakma sonucu günlük toplam 38 ton kül atığının oluşacağı, deiyonize su üretimi için 100kg reçine atığı, aylık yaklaşık 3.096kg evsel atık oluşacağının öngörüldüğü, üretim ve çalışma aşamasında faaliyet gösterecek iş makinelerinden kaynaklı egzoz atıklarının önemsiz derecede olacağının ifade edildiği, tesis çalışma ve faaliyetlerinde aylık 5 kg tehlikeli atık üreteceğini öngördüğü, oluşan katı ve sıvı atıklarının hiçbirinin toprağa ve çevreye atılmayıp yönetmeliğe uygun bir şekilde bertaraf edileceğinin ortaya konulduğu, atmosfere yayılacak olan kirletici gazların yönetmelikte belirtilen kabul edilebilir sınırda olacağının ifade edildiği, son teknolojik yöntemler kullanılarak fabrikadaki tüm sistemlerin kontrol odasından takip edildiği ve beklenmedik kimyasal madde sızıntısı durumunda acil durum ikaz sistemleri ile anında müdahale edileceğinin belirtildiği, Biyokütlenin içerisinde fosil yakıtlarda bulunan kanserojen madde, kükürt vb. kirleticilerin bulunmadığı, çevreye verebileceği zararın son derece az olduğu yönünde, hidrolojik ve hidrejeolojik açıdan değerlendirildiğinde; proje tanıtım dosyasına göre dava konusu su kullanım miktar verileri incelendiğinde kurulu gücü 27MWe/26,12MWt olan bir Biyokütle Enerji Santrali için 1559,5 ton/gün’lük debide su tüketiminin gerçekleştirilmesinin tutarlı olduğu, ancak proje tanıtım dosyasında günlük kullanılacak 1559,5 ton suyun tankerler vasıtası ile Samsun Büyükşehir Belediyesi içme suyu şebekesinden karşılanacağının belirtildiği, bu durumun iki açıdan gerçekçi ve uygulanabilir bulunmadığı, proje tanıtım dosyasında suyun tankerlerle hangi lokasyondan hangi miktarda alınacağı ve hangi güzergâh üzerinden proje alanına getirileceğinin belli olmadığı, 1559,5 ton günlük kullanılacak suyun Belediye içme suyu şebekesinden karşılanmasının Samsun’un hızla artan nüfusu göz önüne alındığında doğru bulunmadığı, mevcut durumda Ekim/Aralık 2020 döneminde belediyelerin içme suyu kaynaklarının özellikle büyükşehirlerde %20’lere düştüğü bunun da içme suyu kaynaklarının etkin kullanımının önemini ortaya koyduğu, müdahil Şirket tarafından verilen dilekçe ile içme suyu şebekesinden sadece 9,9m3 suyun karşılanacağı belirtilmiş ise de, geriye kalan suyun tankerlerle taşınmasının da ÇED raporu kapsamında detaylı olarak incelenmesi gerektiği, öte yandan projenin tamamının su ihtiyacının göz önüne alındığında birçok kuyuya ihtiyaç olduğu ve yeraltı suyundan gerçekleştirilecek pompaj miktarının çok geniş çapta bir düşüm konisi oluşturacağı, projenin su ihtiyacının yeraltı suyundan karşılanmasının yeraltı su seviyesinde çok önemli bir düşüş meydana getireceği, proje alanının kıyı kenar şeridine 5km mesafeden daha yakın olması sebebiyle deniz suyunun yeraltı suyuna karışması durumu ile karşılaşılmasının riskinin çok yüksek olduğu, proje tanıtım dosyasında kullanılacak su kaynağının belirli ve tutarlı olmadığı, proje kapsamında ihtiyaç duyulan suyun temini için açılacak sondaj kuyusu ya da kuyularının çevrede yaşayan köy/mahalle halkının içme, kullanma ve tarım arazileri için gerekli su kaynakları üzerinde olumsuz etki oluşturacağı su temini konusunun ÇED raporunda detaylı incelenmesi gereken bir konu olduğu yönünde, zirai açıdan değerlendirildiğinde; Biyokütle enerjisinin sürdürülebilir çevre ve iklim sorunlarına çözüm getiren yenilenebilir bir enerji kaynağı olduğu, bu yöntem sayesinde tarımsal üretim sırasında ortaya çıkan tarımsal artıklarında değerlendirildiği, enerjiye dönüştürüldüğü ve tarımsal atıkların yakılarak bertaraf edilmesi sorununun ortadan kalktığı, dava konusu tesisin Çarşamba Büyükova Koruma Alanı içerisinde kaldığı, proje alanında keşif tarihi itibarıyla tarımsal faaliyetin olmadığı, proje tanıtım dosyasına göre bitki kök atık ve artıklarının piroliz yöntemi ile geri kazanım işleminin gerçekleşeceğinin ifade edildiği, bitkisel ürünlerin yanı sıra Türkiye orman varlığının da 1/4’üne sahip olan Karadeniz bölgesi için orman varlığı potansiyeli ile bir tutulabilecek odun ve odun dışı orman ürünlerinin piroliz yöntemi ile geri kazanımının tarımsal faaliyete, toprak verimliliğine ve ürün çeşitliliğine herhangi bir zararının olmayacağı, ÇED raporunun gerekli olmadığı yönünde, hava kirliliği ve kontrolü açısından değerlendirildiğinde; tesis sorumlu olduğu mevzuata göre bacadan çıkacak kirletici miktarının ve debisinin sınır değerin altında olması durumunda bile çevreye uzun süreli etki yapmadığı kanaatine varılamayacağı, baca çıkış debisinin miktarına ve kirleticilerin baca çıkışından sonra ikincil kirleticilerin oluşması (O3PAn vb.) ihtimalinin söz konusu olduğu, etki alanındaki hava kalitesinin izlenmesinin gerektiği, Bakanlığın ve belediyenin bahse konu alanda hava kalite izleme istasyonu bulunmadığı, kapsamlı bir emisyon envanteri, dağılım modellemesi veya 2-3 aylık ön ölçüm çalışması yapılması gerektiği, tesisin proje tanıtım dosyasında ifade ettiği hammadde yakıt seçimi, yakma sistemi yanma verimi, yakma sistemi NOx giderimi, ESP sistemi artırım verimi, sürekle ölçüm sistemi (SEOS) hakkında detay bilgi bulunması ve Bakanlığın kapsam dışında bırakmasına rağmen dağılım modeli yapılması konuları ele alındığında ve uluslararası Biyokütle santralleri için hazırlanan raporlarda dikkate alındığında proje tanıtım dosyasının yetersiz kaldığı, önemli bir ovaya kurulacak Biyokütle santralinin hava kirliliği açısından etkisi olup olmadığının net bir şekilde ifade edilip tüm taraflara anlatılabilmesi için tüm faktörlerin detaylı olarak dikkate alındığı ve ÇED raporunun hazırlanması gerektiği yönünde, meteoroloji mühendisliği açısından değerlendirildiğinde; proje tanıtım dosyasının meteorolojik koşulları dikkate almadığı, yalnızca baca gazı emisyonları hakkında bilgiler verdiği, ÇED’in amacının kurulacak tesisin çevreye olumsuz etkilerinin makul seviyelerde olduğunun bilimsel gerekçelerle ortaya konulmuştur.
Taraflara tebliğ edilen bilirkişi ve ek bilirkişi raporuna davacılar, davalı idare ve müdahiller tarafından yapılan itirazlar raporu kusurlandıracak nitelikte görülmemiş ve rapor Mahkememizce hükme esas alınabilecek nitelikte görülmüştür. Bu durumda, dosyada mevcut bilgi ve belgelerle, bilirkişi raporlarının birlikte incelenerek değerlendirilmesi sonucunda; Samsun İli, Çarşamba İlçesi, Eğercili Mahallesi F37-D-02-A pafta, 108, 109, 110, 111 sayılı parseller ile F37-A-02-B pafta, 662 ve 703 sayılı parsellerin bulunduğu sahada yapılması planlanan “Samsun Çarşamba Biyokütle Enerji Santrali (27MWe/96,12MWt)” faaliyetlerinin çevredeki insan, hayvan ve doğal bitki örtüsü, su kaynakları ile yerleşim yerleri üzerindeki olası etkileri göz önünde bulundurulduğunda proje tanıtım dosyasının, usul ve teknik yönlerden yeterli olmadığı, eksikliklerin olduğu, proje kapsamında incelenmesi gerekli tesisin hava kirliliği ve kontrolü, flora, fauna, meteoroloji ve özellikle hidrolojik ve hidrejeolojik olarak tesis için kullanılacak su kaynağının belirli ve tutarlı olmadığı, proje kapsamında ihtiyaç duyulan suyun temini için açılacak sondaj kuyusu yada kuyularının çevrede yaşayan köy/mahalle halkının içme, kullanma ve tarım arazileri için gerekli su kaynakları üzerinde oluşturacağı olumsuz etkilerin ne tür önlemler alınmak suretiyle giderileceğinin ortaya konulmadığı anlaşılmakla, dava konusu Samsun Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünce verilen 19.07.2019 tarih ve E-2019110 sayılı “Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir” kararında hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle, “DAVA KONUSU İŞLEMİN İPTALİNE” 2577 sayılı Kanun’un 20/A maddesinin 2. fıkrasının (g) bendi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde Danıştay’a temyiz yolu açık olmak üzere, 21.09.2021 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
MAHKEME BAŞKANI KARAR MUHALİF OLDU…
Samsun 3. İdare Mahkemesi Başkanı Sadık Uluşahin karara katılmadığı şu açıklamalarla dile getirdi.
“Olayda, çevre ve insan sağlığı üzerinde en az olumsuz etkisi bulunan yenilebilir enerji kaynaklarından biri olan biyokütle enerji santrali için iş bu dava kapsamında Danıştay 6. Dairesi’nin bozma kararı üzerine alınan bilirkişi raporunda olumsuz görüş beyan eden hidroloji ve hidrojeoloji uzmanlık dalı dışında kalan diğer uzmanlık dallarının tespitlerinin soyut ve varsayıma dayandığı, çevre üzerindeki olası olumsuz etkilerin proje üzerinde ilgili mevzuatta öngörülen kriterler esas alınmak suretiyle bir değerlendirme yapılmadığı, dolasıyla bu tespitlerin hükme esas alınabilecek yeterlilikte olmadığı, bunun yanında hidrolojik ve hidrojeolojik açıdan yapılan olumsuz değerlendirilmelere karşın dosya kapsamında Danıştay bozma kararından önce alınan bilirkişi raporunda, tesiste kullanılacak içme ve kullanma suyunun Samsun Büyükşehir Belediyesi içme suyu şebekesinden tankerle karşılanacağı, öte yandan proses ve soğutma suyu kapsamında ihtiyaç duyulan suyun santral alanı içerisinde DSİ 7. Bölge Müdürlüğü’nden alınan izinler doğrultusunda açılacak sondaj kuyularından sağlanacağı, yeraltı suyundan sağlanacak günlük su miktarı bölgenin ülkemizin en çok yağış alan yerlerinden biri olması nedeniyle zirai faaliyetler açısından ciddi manada bir olumsuzluğa yol açmayacağı, bunun yanında tesiste kullanılacak suyun sistem içerisinde belli aşamalardan geçtikten sonra çevreye zarar vermeyecek şekilde alıcı ortama verileceğinin vurgulandığının görüldüğü, bu tespitler karşısında hidrolojik ve hidrojeolojik açıdan hükmü esas alınan rapordaki değerlendirmenin yeterli olmadığı sonucuna varılmıştır. Bu itibarla dosya kapsamında yer alan bilgi ve belgeler bir bütün olarak değerlendirildiğinde Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinin Ek-IV bölümünde yer alan unsurlar yönünden, öngörülen önlemler bakımından çevre üzerindeki muhtemel olumsuz etkileri mevzuat ve bilimsel esaslara göre kabul edilebilir düzeyde olan uyuşmazlığa konu projeye ilişkin ”ÇED Gerekli Değildir” kararının hukuka uygun olduğu görüşü ile işlemin iptali yönündeki çoğunluk kararına katılmıyorum” dedi.
Kaynak: http://mobil.samsunpostasi.net/
Gerçekleştirilecek faaliyetlerimizi buradan takip edebilirsiniz